Avukatlığı bırakıp hayatını engelli çocuklara adadı
EVLİLİK, AYRILIK VE KADER BİRLİĞİ
Florica Çakmak ve eşi Kuzey Kıbrıslı Fevzi Çakmak’ın yolları 1993 yılında kesişir. İki yıl içinde evlenip Lefkoşa’ya yerleşen çiftin “Hasane” adını koydukları bir kız çocukları olur. Hasane, 2 yaşında sara nöbeti geçirir; 4 yaşına geldiğinde ise ancak ‘anne’ ve ‘gel’ gibi basit kelimelerden başka konuşamaz. Doktor doktor çare arayan çift için artık zor günler başlamıştır. Türkçe öğretmeni olan eşi Fevzi Çakmak ile anlaşmalı olarak ayrılan Romen anne, 2001 yılında kızıyla birlikte Bükreş’e döner. Bu sırada, çifti Lefkoşa’da boşayan hâkimin yaptığı bir hata yüzünden Florica Çakmak kızlık soyadını alamamış; hala ‘Çakmak’ soyadını kullanmaya devam etmek zorunda kalmış.
Florica Hanım, ‘Çakmak’ soyadını bırakmamış; Fevzi Bey de onları.. Hasane’nin bütün sağlık ve ders masraflarını karşılamış. Bugün 17 yaşından gün alan Hasane’yi hem her gün arayıp soruyor; hem de tatillerde ve bayramlarda ziyaret ediyor. Florica Çakmak eski eşi hakkında, “Biz ayrıldık ama, bugün hayatta dayandığım güvendiğim en büyük destekçim.” şeklinde konuşarak birçok çifte ders veriyor.
ÖZÜRLÜ KIZI İÇİN AMANSIZ MÜCADELE
4 yaşına kadar sadece iki kelime söyleyebilen Nane, annesinin yoğun gayreti, takip edilen ilaçlar ve yapılan terapiler sayesinde konuşmaya başlar; dili çözülür adeta. 6, 5 yaşında normal okula gidecek kadar sağlıklı bir çocuk olur. Ancak çok geçmeden okuldaki arkadaşlarından derslerde geri kalmaya başlar; rahatsızlığı yeniden nükseder. Anne Florica, özel eğitim verilen bir okula alır kızını, tuttuğu özel öğretmenlerle de destekler. Bu arada, hayatının en önemli kararlarından birini daha alacaktır. Firmalara hukuk danışmanlığı yaptığı mesleğini bırakır; kızına adar kendini. Yaklaşık 12 yıl böyle geçmiştir. Nane bugün her sağlıklı insan gibi ihtiyaçlarını kendisi görebiliyor. Günde ve haftada birkaç kez geçirdiği büyük ve küçük nöbetler dışında..Bunlar ise artık aile için günlük hayatın bir parçası haline gelmiş.
Hastalığın ilk döneminin çok zor geçtiğini anlatan Florica Çakmak, 24 saat kızının başında nöbet tuttuğunu ifade ediyor. Romen anne, “Kızım her an kriz geçirebiliyordu; bu yüzden çok dikkat ediyordum. Bu arada sürekli ağladım. ‘Ne suçum var?’, ‘Ben ne yaptım?’, ‘Neden bu çocuk böyle?’ diye kendi kendimi suçluyordum. Bazen korkardım kızım hastalık nöbetlerinde ölecekmiş gibi gelirdi. Ama şimdi alıştık; 12 senedir bu hayatı benimsedik.” diyerek geçirdiği süreci özetliyor.
“ALLAH, KIZIMLA BANA DERS VERDİ”
İlk yıllarda çocuğunun engelli olmasını kabullenmekte zorlandığını ve sürekli kendi kendisini sorguladığını belirten Florica Çakmak, daha sonra bunun Allah’ın bir dersi olduğu konusunda kendisini ikna etmiş. Başına gelenlerin bir imtihan olduğunu söyleyen Çakmak, bunun şöyle izah ediyor: “Ben, biraz bencil bir insandım. Etrafımdakileri hiç düşünmezdim. Her şeyi kendim için isterdim. Sokakta özürlüleri görsem yüz çevirirdim. Onların da bir hayatı olduğunu düşünmezdim. Sonradan anladım ki Allah, bana bu özürlü çocuğu vererek bir ders vermek istiyor. Şu anda böyle bir kızım olduğu için şükrediyorum . Bana da yol gösterdi. İlk zamanlar ‘neden?’ diyordum, şimdi ise iyi ki ‘Allah, bana bu kızı verdi’ diyorum.”
ENGELLİ AİLELERİNE TAVSİYELERİ
Engelli çocuk sahibi anne ve ailelerden “karamsar” olmamalarını ve bilinçli hareket etmelerini isteyen Florica Çakmak, şu tespit ve tavsiyelerde bulunuyor: “Bilinçsizlik eğitimsizlik, belki de çaresizlik nedeniyle aileler çocuklarından daha fazla hasta. Bazı aileler bu yüzden dağılıyor. Çocukların özürlü olması dünyanın sonu değil. Biliyorum ilk dönemler kabul edilmesi zor. Ancak anneler yavaş yavaş hayatlarını normal seyrine sokabilirse zamanla her şey yerine oturur. Bu süreçte aile fertlerinin dayanışması, arkadaş ve komşular başta olmak üzere toplumsal eğitim çok önemli.” diyor.
Romanya’da resmi kayıtlı 64 bin, kayıtsız 80 binin üzerinde engelli olduğunu ifade eden Florica Çakmak, şimdi kendini Romanya’daki bütün özürlü anne ve ailelerine adamış. Onlara yol göstermeye, hayata bağlamaya çalışıyor. Elinden geldiğince tecrübelerini paylaşmak, başka ailelerin yaralarını sarmak isteyen Çakmak, bu düşünceyle kızının adını verdiği bir vakıf kurmuş. İlk etapta 120 aileyle temasa geçen Çakmak, bu konuda danışmanlık yapmaya başlamış. Ayrıca, kurduğu eğitim merkezinde 2-8 yaş arası 16 çocuğa gün boyu fiziksel ve psikolojik terapi yapıyor. Merkezdeki uzman kadro çocuklarla anne babaları gibi ilgileniyor. Yürüme, konuşma ve düşünme gibi egzersizler planlı ve düzenli olarak yapılıyor.
Çocuklarda kısa sürede ilerleme sağlanmış. Konuşamayanlar konuşmaya, yürüyemeyenler yürümeye başlamış. Anne şefkati ve bilinçle her şeyin üstesinden gelineceğini kaydeden Florica Çakmak’ın mesajı oldukça dikkat çekici: “Bugün hamile kalsam ve bilsem ki doğacak çocuğum engelli. Hiç çekinmem yine dünyaya getiririm. Onun da bir hayatı var çünkü. Bana bir tercih verilse avukatlık mesleği yerine şimdi yaptığım gibi yine engelli çocuklarla ilgilenirdim. Bu çocuklar bana inanılmaz moral veriyor.”