FENA-Mevlana’da Özgürlük, raflarda
Mevlâna’nın hayatı ve irade özgürlüğü ile başlayan kitapta; Mevlâna’nın özgürlük anlayışı, alt bölümlere ayrılarak işleniyor. Mevlâna’nın insan iradesi tanımından yola çıkılarak, insan iradesinin sınırları ve etki alanı örneklerle açıklanıyor. İslam tarihinde itikadî mezhepler olan Mutezile ve Cebriyye hakkında Mevlâna’nın yorumları verildikten sonra, Kaza ve Kader konusuna geliniyor. Üçüncü bölümde ise Mevlâna’nın özgürlük anlayışı FENA kavramı üzerinden anlatılıyor.
Yazar Ekrem Özdemir, Mevlâna’nın özgürlük anlayışını şöyle özetliyor: “Peygamber soyundanım, aşk kazması elimde” diyen Mevlâna, “Hürriyeti kulluğa taş çatlasa satmam” diyecek kadar hürriyet düşkünüdür. Mevlâna’da hürriyet, “kalıpları kırıp Allah’a götüren en doğru yolu kendi içinde bulmaktır. Aklını kullanabilen insan, hürriyet yolunu görebilir ki, bu da Peygamberlik yoludur. Bu anlamda hürriyet, “dünyaya köle olmaktan kurtulmak, bedenin isteklerinden arınmak, gönül darlığı hapsinden çıkıp sevinmektir. Dünya hayatında gerçek teslimiyeti peygamberler sergilemiştir. Peygamberler, bütün yaptıklarını Allah’ın isteği ve emirleri doğrultusunda (gönüllü) yapan kişilerdir. Yani, Peygamberlerin ki, gönüllü teslimiyettir. Bu da gerçek hürriyettir.”
Mevlâna’da özgürlük anlayışını FENA kavramı üzerinden açıklayan Özdemir’in verdiği bilgiye göre, tasavvuf literatüründe “FENA” kavramı, kişisel iradenin, benliğin ve Allah’ın dışında kalan her şeyin izlerinin kaybolduğu bir hali ifade ediyor. Hakikat yolcusu, bu hal neticesinde, varlık âleminde, sadece Allah’ı seyredip, sadece O’nun varlığını, fiilini ve iradesini hissediyor. FENA, insanda beşerî hazların ve bedenî arzuların değil, ilâhî iradenin tesirli, galip ve hakim olması anlamına geliyor