Yazı dili, bir şive alanı içinde belli bir ağız esas alınarak oluşturulan yazı ile anlaşma aracı olarak kullanılan yapma, ortak bir dildir. Yazı diline kültür, uygarlık ve edebiyatın belgelendiği bir dil olduğu için edebi dil de denir. Bir şive alanı içinde konuşma dili farklı farklı olduğu halde yazı dili ve ortak dil herkes tarafından aynı yazılır. Bu yüzden genel iletişim aracı olma özelliğini taşır. Temel alındığı konuşma dili ve ağzın özelliklerinin kurallaştırılarak dondurulduğu bir dil olduğu için konuşma dilindeki değişme ve gelişmelerden hemen etkilenmez; bunun için uzun zaman geçmesi gerekir.
Yazı dilini ifade etmek için kullanılan işaret sistemi, yani alfabe, konuşma dilindeki bütün sesleri içermeyebilir. Ayrıca konuşma dilinin ifadeye yardımcı olmak üzere kullandığı vurgu, tonlama, el, yüz hareketleri gibi avantajlara sahip olmadığı için bu eksikliği çok az da olmak üzere noktalama ve imlâ işaretlerini kullanırız. Bu yüzden konuşmaların ağırlıklı olduğu tiyatro eserlerinde parantez içinde uzun açıklamalar yapma ihtiyacı duyarız.
Yazı dili, yalnız dayandığı konuşma dilinden değil, diğer konuşma dillerinden de beslenir. Yazı dili yabancı dillerden de, kelime ve kural alarak etkilenebilir. Hatta sesleri de komşu dillerden etkilenerek değişebilir ya da sesler alabilir. Bu etkilenme aşırı olursa dile çok zarar verebilir. Türkçe bunu tarihi gelişimi içinde yaşamış ve bu yolda büyük bir mücadele vermiştir. Bugün bize dilimizi iyi öğrenmek, ve korumak konusunda büyük görevler düşmektedir. 1
Konuşma dilinin varlığı, canlı bir dil olması nedeniyle, onu konuşan kuşak veya kişilere bağlıdır. Gelişme seyri içinde dil, kuşaklara bağlı olarak, değişebilir. Ancak, dilin yaşayan şekli tespit edilebilir. Bu yüzden şivelerin gelişimini izleyebilmek ve belirlemek için, varsa şiveler üzerine yazılmış eserlerden yararlanılabilir. Bugün ağızlar üzerinde yapılan çalışmalar, dilin gelişimi ve kurallarının ortaya konmasında büyük yararlar sağlayabilecek niteliktedir.
Yazı dilinin gelişimi yazılı olmasından dolayı izlenebilir. Bu açıdan yazı dili, dilin yüzyıllar boyunca geçirdiği aşamaların aynasıdır denilebilir.