Öncelikle sigorta tespit davaları zamanaşımına tabi olarak yürür. Bu süre toplamda 5 yıllık bir zamanı kaplar. Sigortasız çalıştırılıyorsanız sigorta tespit davası açmalısınız. Tabiki bunun yanında şahitlere ve elinizde çalıştığınızı gösterecek belgelerinde olması gerekiyor. İşlemin sonucunda yani dava sürecinde işinizi kaybedeceğinizi de unutmayın. Her halukarda hakkınızı aramanızı öneriyorum.
Bu konuyla alakalı bilgi verici başka bir yazıda sorularınıza cevaplar bulabileceksiniz.
Peki, işçiler sigortalı olmadıklarını, girdi-çıktı yapıldığını ya da sigortalarının eksik ödendiğini anladılar. Ne yapacaklar?
Bunu öğrenen işçi hemen Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne ve SSK Bölge Müdürlüğü’ne başvuracak. Bunun üzerine bu resmi kurumlar müfettişlerini göndererek işyerinde inceleme yaparlar.
Müfettişler geldi, patron dedi ki;”Ben bu adamı tanımıyorum, yalan söylüyor.” İşçi orada çalıştığını nasıl ispatlayacak?
Burada en önemli kanıt çalışma arkadaşlarıdır. Arkadaşlarını tanık olarak gösterebilir. Bir de işçiler işyerinde kendilerine verilen her türlü belgeyi mutlaka saklamalıdırlar. Bir fazla mesai çizelgesi, nöbet kağıdı, maaş zarfı vb. aklınıza ne gelirse mutlaka saklayın. Bu tür şeyler önemsiz gibi görülebilir ama ilerde bir sorun olduğunda mahkemede çok işe yararlar.
Sonra ne olur?
Müfettişler işçiyi haklı bulurlarsa fazla sorun olmaz. Bu raporla patrondan bu eksikliği gidermesi istenir, gidermezse işçi iş mahkemesine dava açar. İşten çıkartıldıktan sonraki 5 yıl içinde bu davayı açma hakkı vardır. Mahkeme büyük olasılıkla işçiyi haklı bulur ve patrondan bütün kayıplarını geri alır. Ama diyelim ki, patron müfettişleri ikna etti ya da müfettişler (bir çıkar karşılığı lafı sonradan bize sorun çıkartabilir) görevlerini düzgün yapmadılar. İşçinin bu durumda da mahkeme hakkı kaybolmaz. Bu sefer elindeki bütün kanıtlarla yine mahkemeye başvurabilir.
Peki, işçi patronu şikayet edecek ama şöyle bir durum var. Şimdi sigortalı çalışacağız veya bir haksızlığı gidereceğiz diye işimizden mi olacağız.
Patron kendisine dava açan bir işçiyi işte tutmaz ki. İşçinin yine eli kolu bağlı olmayacak mı?.
Her şeyden önce bu işçinin kendi kararı. İşçi haksızlığa boyun eğmemeli. Çünkü işçi bütün hayatı boyunca çalışmak zorunda. Böyle haksızlıklar karşısında boyun eğerek çalıştığı sürece ne çalıştığının bir kıymeti oluyor ne de geleceğe bir yatırım yapabiliyor. Ayrıca bu durum karşısında yasal bir güvencesi de var. Yasa diyor ki; eğer bir işçi patronunu herhangi bir nedenle dava etmiş ve patron bu dava etme olayından sonra işçiyi işten çıkarmış ise bu “kötü niyetli” bir davranıştır. İşveren bu “kötü niyetli” davranış karşılığında diğer yasal haklarının yanında ihbar tazminatının 3 katı kadar “kötü niyet tazminatı” öder.
Son olarak şunu soralım: Ülkemizde sigorta sistemi iyi çalışıyor mu?
Hayır iyi çalışmıyor. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; sigortanın sunduğu en temel hizmetler olan sağlıklı yaşamak ve emeklilik sonrası asgari bir gelir garantisi olması her insanın en temel hakkı olmalıdır. Yani bir vatandaşımız bu ülkeye yıllarca çalışarak bir hizmette bulunmuşsa devlet her koşulda o vatandaşımıza yani hepimize ömür boyu sağlıklı ve asgari standartları olan bir yaşamı sağlamak zorundadır. Devlet olmanın gereği budur. Buna sosyal devlet deniyor. Ancak bizim ülkemizde sosyal devlet sadece kağıtta yazılı olduğu için her şey özelleştiriliyor yani parası olan iyi yaşar olmayanın da vay haline. Önümüzdeki yıllarda öyle bir sistem getiriyorlar ki, şimdikinden daha zor günler olacak işçiler için.
Yine bu konuyla alakalı Sayın RESUL KURT’un yazısı sizlere yardımcı olacaktır.
Sosyal Güvenlik Kurumu açısından üç türlü kayıp ve kaçak bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ve hem SGK hem de çalışanlar açısından en önemli kaybı sigortalıların Sosyal Güvenlik Kurumuna hiç bildirilmemesi, ikincisi sigortalıların çalışma gün sayılarının eksik bildirilmesi ve Üçüncüsü ise Sigorta Primine esas kazanç tutarlarının eksik bildirilmesidir. Sigortasız çalışan işçiler hem gün kaybına uğramakta ve hem de primlerinin eksik Ödenmesi durumunda emekli maaşları düşük hesaplanabilmektedir.
Işte bu şekilde sigortalıların eksik bildirilen gün ve primlerinin daha sonra primlerin mahkemede hizmet tespit davası açılmak suretiyle tamamlanması mümkündür.
Bilgi-belge şart
İşverenler, çalıştıracağı kimseleri (istisnalar dışında) işe başlatmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumunca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle bildirmekle yükümlü kılınmıştır.
Prim belgeleri işverenleri tarafından SGK’na verilmeyen işçilerin, İşyerinde fiilen çalışırken tespit edilmeleri veya İşyerinin Kayıt ve Belgelerinde çalıştıklarını ispatlayıcı bilgi-belgeler olması halinde sigortalının işe giriş tarihinden veya çalışmalarının fiilen tespit edilmesinden veya kayıt-belge ve bilgilerden saptanabildiği tarihten itibaren sağlanmaktadır.
Ancak genellikle, sigortasız çalışan işçiler, işten çıkartılma korkusu nedeniyle çalışırken sosyal güvenlik haklarını aramamakta, çoğunlukla işten çıkartıldıktan sonra işyeri hakkında şikayet yoluna başvurmaktadırlar.
Hizmet tespit davası
Çalışmaları fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü ya da Kamu Kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden tespit edilemeyen sigortalılar çalışmalarını yetkili bir mahkeme açacakları hizmet tespit davasıyla ve yargı kararıyla ispatlayabilirler bilgiden.
Belirtilen yetkili mahkeme, iş mahkemesi veya iş mahkemesi bulunmayan yerlerde bu davalara iş mahkemesi sıfatıyla bakan Asliye Hukuk mahkemeleridir.
Beş yıl içinde dava açılmalı
Kendileri belgeleri işverenleri tarafından verilmeyen veya çalıştıkları SGK tarafından fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü da Kamu Kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden tespit olunamayan sigortalıların ya bilgiden Prim, için Hizmetlerinin tespiti maksadıyla mahkemeye başvurmaları için kendilerine tanınan süre beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu beş yılık süre, Zaman Aşımı süresi olmayıp hak düşürücü süredir.
Aylık Prim ve Hizmet belgesi İşveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını Hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları İlam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınmaktadır.
Okurumuz henüz işten ayrılmadığından dava açabilecektir ve davayı kazanması halinde de bu sureler hizmetine sayılacaktır.