Rönesans mimarisinin en erken örnekleri 15.yy.’ın ortalarında Floransa’da yapılmıştı. Klasik mimarinin sütunları, yuvarlak kemer ve tonozları, üçgen alınlıkları, friz ve kornişleri bu ilk örneklerde yer alıyordu. Aynı unsurlar o yıllarda az sayıda imal edilen yenilikçi mobilyalarda da vardı. Aslında mobilya önceki dönemlerin kitlesel ve hantal görünümünden tamamen arınmış değildi. Ancak yapım tekniklerinde yeni dönemin getirdiği bilimsel yaklaşımın izleri görülebiliyordu. Örneğin Gotik dönemde büyük ilerlemeler kaydetmiş olan işçilik Rönesansta çok daha özenliydi. Matematik biliminde ve araç yapımındaki gelişimler bu konuda etkileyici faktörlerden biriydi. Bütün kıtada evindeki eşyalar ile toplumsal saygınlık sağlamaya çalışan insanların sayısı da artmaktaydı. Kilisenin insanlar üzerindeki baskıları daha önceki dönemlere göre zayıflamakla birlikte hala çok güçlüydü. Ama buna rağmen dünya nimetleri ile övünmek artık yadırganmamaktaydı. Bundan bugünkü gibi eşyalarla dolu evlerin varlığı anlaşılmamalıdır. Evlerde hatta saraylarda bile odalar adeta boştu. Bir tek özenli mobilya bile aileye saygınlık sağlayabiliyordu. Az sayıdaki mobilya günlük isteğe bağlı olarak odadan odaya taşınmaktaydı; çünkü bir yapının içindeki mekânlar bu dönemde henüz değişik fonksiyonlara göre ayrılmış değildi.
16.yy.’da mobilya üretiminde uzmanlaşma çok gelişmiş durumdaydı. İskeletçi, döşemeci, tabla yapımcısı, kaplamacı, kakmacı, boyacı, metal aksesuar yapımcısı gibi farklı uzmanlar ayrı loncalar oluşturmuşlardı. Bu yüzden bir mobilya ancak değişik loncalara ait ustaların ellerinden geçtikten sonra ortaya çıkabiliyordu. Loncalar Orta Çağ kentlerinde güçlenmiş meslek birlikleriydi. Bir sanatı öğrenmek isteyen kişi ilgili loncaya küçük yaşta çırak olarak girerdi. Uzun bir dönem çalıştıktan sonra bir sınav vererek kalfalık derecesine yükseltilirdi. Mobilya loncalarında sınav bir mobilyayı ya da parçasını küçültülmüş boyutta ama bütün ayrıntıları ile yapıp ustaların onayına sunulmasıydı. Sınavda başarılı olup kalfalığa yükselen kişinin çıraklık yaptığı atölyeden ayrılarak değişik ustaların yanında çalışması gerekiyordu.
Kalfalar gezici olduklarından özellikle taşrada loncaların kontrolü olamayan yerlerde tek başlarına iş aldıkları çok rastlanan bir olguydu. Usta olmaları için loncadaki ustaların onayını almak ve bazı parasal koşulları yerine getirmek zorunluydu. Kente dışarıdan gelen ustaların iş almaları ise ancak ilgili loncanın izniyle olanaklıydı. Yalnız saraylara hizmet veren yabancı ustalar bunun dışında tutuluyorlardı. Bir ustanın denetiminde yapılan işler ise ait olduğu loncanın diğer üyeleri tarafından kontrol ediliyordu. Kaliteli işçiliğin esas nedeni biraz da bu gerçeklerde yatmaktaydı. Ortaçağ ve Yeni Çağ Mimarisi Hakkında kısaca bilgiler aktardık.