Önceden KAFDAĞI Gerçekten Var Mıydı?

Homeros, Hesiodos ve İonialı fizikçiler zamanındaki İbraniler ve Yunanlılar gibi, Araplar da dünyayı düz olarak kabul ediyorlardı. Bir fikre göre, dünyanın etrafı Ukiyanus (Okyanus) denilen, gemilerin geçmediği, karanlık, kıyıları görülemeyen bir su kütlesiyle kaplıdır. Bu su kütlesinden sonra Kafdağı, kara ve denizi çevreler. Yahut, Kazvini ve İbn-ül-Verdi'ye göre, Kafdağı yeşil zümrüttendir. Gökyüzünün yeşil rengi onun aksidir. Buna yakın bir söylentiye göre dağın dayandığı kaya bir çeşit zümrüttendi. Boşlukta sallanan, kendi kendine duramayan dünyanın desteği idi. Kafdağı bu kayadan başlamaktaydı. Başka bir görüş ise, Kafdağının dünyanın bütün dağlarının anası olduğudur. Öteki dağlar, Kafdağına yeraltı damarlarıyla bağlıdır. Başka bir söylentiye göre dağ, görülen ve görülmeyen dünyalar arasındadır ve arkasında ne olduğu bilinmez. Kafdağı ile arkasındaki bölgenin cinlerin oturduğu yer olduğu da söylenir. Burası «simürg» kuşunun yaşadığı yer olarak da bilinir. Kafdağının Arap masal edebiyatında önemli yeri vardır. «Binbir Gece Masallarında» dağın adı sık sık geçer. Kafdağı hakkındaki İslam düşüncesi, genel hatlarıyla İranlılardan alınmadır. Onlarda Elburz (Hera-berezaiti) dağı, tanrı saraylarının bulunduğu, dünyanın ucunda bir ana dağdı ve ötekiler ona kollarla bağlıydı. Yakut, Kafdağına eskiden Alburs dendiğini belirtir. Hintlilerde de buna benzer söylentilere rastlanır. Edebiyatlarında, görülen ve görülmeyen dünyalar arasında, Lokaloka adlı bir dağın adı geçer. Mandeilerin düşünceleri, Müslümanlarınkine bağlıdır. Asya'da ve eski doğu milletlerinde, dünyanın sınırı olan dağın kuzeyde bulunduğu inancı yaygındır. Bu düşünceye Babil, İbrani evrenbiliminde (kozmogoni) rastlanmaktadır