LAMBA. Gazyağı lambası’nın icadından (1860’a doğru) önce çırayla, yağ kandiliyle ve mumla aydınlanılırdı. Havagazı lambası gerçi büyük bir ilerlemeydi, ama büyük şehirlerden öteye gidemedi. ‘Elektrik sayesinde şimdi herkes rahat rahat aydınlanabilmektedir.
«elektrik perisi»
Elektrik lambası (ampul), 1878 yılında Amerikalı bilgin Thomas ‘Edison tarafından icat edildi. Elektrik akımının geçtiği ince bir ‘karbon teli, parlak bir ‘ışık verecek derecede ısınır. Edison, telin yanmasını önlemek için bunu, içinde ‘hava bulunmayan cam bir ampule yerleştirmeyi akıl etti. Bu ilk elektrik lambaları çok çabuk karardığı için, karbonun yerini, güç eriyen (çok yüksek sıcaklığa dayanabilen) bir maden olan tungsten aldı. O zamandan beri lambalarda tungsten kullanılmaktadır. Bütün lambalar, akkor haline gelen tel ilkesine göre çalışmaz. Gazışığı lamba’larda, yüksek voltajlı elektrik akımı geçtiği zaman aydınlanıp ışık saçabilen bir gaz bulunur. Neon gazıyla kırmızı ışık, civa buharlarıyla yeşil ışık v.b. elde edilir. İnce uzun cam borular halindeki bu lambalar çok değişik ve süslü dekorların hazırlanmasına olanak verir. Geceleri araç sürmeyi kolaylaştırmak için, karayollarının bazı kesimlerini portakal sarısı bir renkle aydınlatan sodyum buharlı lambalar gibi gazışıl ampuller de vardır.
gün ışığını yaratmak
Gün ışığına benzeyen bir ışık elde etmek için flüorışı’dan yararlanılır. Bu ışığı, gözle görülmeyen, morötesi ışınlar altında kalan bazı maddeler saçar. Flüorışıl (flüoresan) lambada civa buharı kullanılır; civa buharı elektrik etkisiyle kuvvetli morötesi ı- şınlar çıkarır; bu ışınlar lambanın iç çeperine sıvanmış olan flüorışıl maddeye çarpar, o da güçlü bir aydınlık yayar. Daha az elektrik tüketen ve göz ka- „ maştırmayan flüorışıl lambalar toplu aydınlatma aydınlanmaya (mağazalar, bürolar, Sodyum buharlı sokak caddeler) daha elverişlidir. Bunların soğuk ve biraz çiğ ışığı evlerde oturma odalarından çok, nispeten daha hafif tonları gerektiren mutfak ve banyolara uygun düşer.