Kılıçdaroğlu'nun isyanı

Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP, herkesin farklı, birbirinden alakasız şekilde tarif ettiği, herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi" dedi. CHP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde başladı. Kılıçdaroğlu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, insanlar ve hedefler gibi CHP'nin değiştiğini, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, "Ama o değişimi insanlık, özgürlük, uygarlık için belli bir eksene oturttuğunuz zaman o eksende CHP'yi görürsünüz" diye konuştu.

"Gazetecilerin böyle hapsedildiği başka ülke yok"

CHP olarak medya özgürlüğüne büyük önem verdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplumda medyanın özgürlüğü alınmışsa, medya özgürlüğün dışına çıkarılmışsa baskı altına alınmışsa toplumun özgürlüğü elinden alınmış demektir" dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, 22 yaşında bir gazetecinin bir pankart önünde fotoğraf çektirdiği için tutuklandığını ileri sürerek, bunun 21. yüzyılda kabul edilemez bir durum olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Gazetecilerin bu kadar yoğun şekilde hapse atıldığı dünyada ikinci bir ülke yok. Demokrasi sorunumuz var, özgürlük sorunumuz var, o nedenle CHP'nin il başkanları olarak 81 ilde sizin sorumluluklarınız var. Eğer demokrasiyi, çok partili rejimi bu ülkeye getiren parti CHP ise demokrasinin ayaklarımızın altından kaydığı bu süreçte hepimize düşen görevler var. Yurttaş düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli, getiremiyorsa sorunlarımız var. Onun için söylüyorum; CHP, bir çınardır, aynı zamanda filizdir. Yeni düşünceler CHP'nin ürünüdür bu ülkede. Anayasa Mahkemesi'ni ilk seslendiren parti CHP'dir, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunan ilk parti CHP'dir, üniversiteler özgür ve özerk olmalıdır diyen ilk parti CHP'dir, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran ilk parti CHP'dir, imam hatip okullarını açan ilk parti CHP'dir, ilahiyat fakültelerini açan ilk parti CHP'dir, ama insanların inancına saygı gösteren, dini siyasete alet etmeyen tek parti, o da CHP'dir."

"CHP herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi"

Kılıçdaroğlu, birilerinin CHP'yi anlamayacağını, anlamak da istemediğini belirterek, "Onların birikimi de buna yetmez" dedi. "Değerli Türk büyüğü" diyerek, Başbakan Erdoğan'ın grup konuşmasında Mevlana'dan aktardığı fil hikayesini hatırlatan ve Erdoğan'ı "cehalet" ile suçlayan Kılıçdaroğlu, "İşte CHP'de karanlık fil tarifi yapanlar gibi herkesin farklı, herkesin birbirinden alakasız şekilde tarif ettiği, herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi. Ben gerçekten buna bir soru sormak isterim. Recep Bey sen acaba Mevlana'nın Mesnevi'sini okudun mu? Onun ne söylemek istediğini biliyor musun? Hazreti Mevlana'nın gönüller sultanı olduğunu biliyor musun? Onun engin hoşgörüsünden senin nasiplendiğin var mı? Verdiğin örnekle aslında suçunu, bilgisizliğini itiraf ediyorsun sen. Ben yine sormak isterim ona; sen hayatın boyunca Mevlana'nın hangi sözünü tuttun, hangi sözüne itibar ettin? Mevlana'yı anma töreninde konuşmaları bile yasakladın sen. Eksik olan yanlış olan filin kendisi değil, fili tanımlayanlardır" şeklinde konuştu.

"Hedefimiz aydınlık, karanlıkla hesabımız yok"

Aydınlıktan korkanların, karanlıkta yapılanların hesabını soranların, aydınlığın ne olduğunu bilmeyenler olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Eğer siz, CHP'yi böyle tanımlıyorsanız zaten baştan yanlış yapıyorsunuz. CHP'yi tanımlamak için zeka lazım, ahlak lazım, tarih bilgisi lazım. Eğer bunları bilmiyorsanız zaten CHP'yi anlayamazsınız. Eğer bu değerli Türk büyüğü, filin üzerine, yani CHP üzerine yapışmış bir sinek gibiyse o fili tarif edemez. Sineğin gördüğü gözle ancak görebilir o fili. Eğer sen gerçekten CHP'yi tanımlamak istiyorsan CHP'nin üzerinden ayrılacaksın, uzağa bakacaksın, uzaktan bakacaksın, hedefini büyüteceksin. Göreceksin o zaman devasa bir CHP kimliğini. Biz karanlıkta tanım yapmayız. Bizim hedefimiz aydınlıktır. Aydınlığa inanırız. Karanlıkla bizim hesabımız yoktur."

"Etnik kimlik şereftir"

CHP'nin felsefesinde ve dünya görüşünde ayrımcılığın olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, sosyal demokrat bir parti olarak, odaklarında insan ve insanın sorunları olduğunu vurguladı. "Kimsenin etnik kimliğini, inancını sorgulamayız, herkesin inancına, kimliğine saygı gösteririz" diyen Kılıçdaroğlu, herkesin etnik kimliğini, onun şerefi olarak gördüklerini belirtti.

"180 derece yetmiyor 360 derecelik tur"

"Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözlerden dönmedik. Ne söylediysek, söylediğimiz sözün arkasında durduk" diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın değişik dönemlerde Kürt sorunu konusundaki sözlerinden örnekler vererek, şöyle konuştu:

"Ben size ibretlik bir örnek vereceğim. 2002'de, bu ülkenin başbakanı şöyle söylüyor: 'Türkiye'de Kürt sorunu yok. Var diye inanmayacaksın. Sorun yok diye inanacaksın. Sorun yok dersen, sorun ortadan kalkar.' Cümleye bakın, düşünceye bakın, anlatıma bakın. 2004... Aynı kişi söylüyor: 'Türkiye'de bir Kürt, bir Laz, bir Çerkez gerçeği varken, Allah göstermesin onlarca sorun doğurur.' Geçiyoruz. 2005... 'Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşların sorunu, Türk kökenliler kadardır.' Geçiyorum. 2005... 'Türkiye'de Kürt sorunu ne olacak diyenlere, diyorum ki: Herkesten önce benim sorunumdur.' Geçiyoruz. 2011... yine bu değerli Türk büyüğü söylüyor: 'Benim için Kürt sorunu bitmiştir.' Ne oldu? 180 derece diyeceğim, o da yetmiyor artık. 360 derecelik bu turun amacı nedir? Hani politikacı halka gerçekleri söylerdi. Hani doğruları söylerdi. Onun için gerçeklerin tamamını halka anlatmak zorundayız."

"Bir diktatör heveslisinin hezeyanları"

Çağdaş uygarlık hedefine kilitlendiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bir diktatör heveslisinin hezeyanları, bizi çağdaş uygarlık hedefinden alıkoymamalıdır. Hele hele bu kişi, suni gündemler yaratabilmek için ihtiyaç duydukça, halka yalan söylediğini itiraf edecek kadar ciddiyetsizse. Siyaset yoluyla, servet transferini bizzat istediğini söyleyecek kadar pervasızsa. Bağımsız olması gereken yargıya ve medyaya açıkça talimatlar yağdıracak kadar, sınır tanımazsa. Siyasi hırsları ve ihtirasları için insanların şeref ve haysiyetleriyle oynayacak kadar, düşüncesizse. Siyasi şov uğruna, Türkiye'yi komşularıyla sıcak çatışmanın ortasına sürükleyebilecek kadar çılgınsa. İşsizlik ve yoksulluktan şikayet eden vatandaşlarla alay edecek kadar kibirliyse. Toplumdaki farklılıkları birbirine karşı, tehlikeli bir şekilde kışkırtmayı ve çatışmayı, sürekli bir siyaset tarzı haline getirecek kadar sorumsuzsa. Toplumun bütün reflekslerini dumura uğratmak için devlet terörüne başvurmaktan çekinmeyecek kadar, gözünü karartmışsa, sorun sıradan, siyasal bir sorun olmaktan çıkmıştır. Türkiye farklı bir yerdedir. Herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım."

Kılıçdaroğlu, "Türkiye ancak Şangay Topluluğu'nun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili, ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir. Başbakanın AB'ye yönelik, 'Şangay'a üye olalım, AB'den çıkalım' önermesi, Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart, nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır. Bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım" dedi.

İş kazalarında ölenlerin sayısının terör nedeniyle hayatını kaybedenlerden fazla olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Örgütlü toplum olmaktan Türkiye'yi çıkarıyorlar. O nedenle dirençli olmak, kararlı olmak, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek, her CHP'linin görevidir. Mücadeleyi, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırana kadar götüreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Konuşması sırasında birkaç kez elektrik kesintisi yaşanması üzerine Kılıçdaroğlu, "Şu Türkiye'nin geldiği noktaya bakın 10 yılda. Enerji kesintilerine bakın. 21. yüzyılın Türkiye'si böyle mi olmalı" dedi.