Dünyada erkek nüfusu azalırken kadın nüfusunun arttığı gözlenmektedir.Çoğu toplumda kadınların ortalama ömrünün erkeklerden yaklaşık on yıl daha fazla olduğu saptanmıştır.Bu gerçek,gelişmiş Batı toplumları için de geçerlidir.Pek çok bilimci bunun nedenini araştırırken temel neden olarak,toplumsal yaşamda yükün erkeklerde olması ve erkeklerin daha stresli bir hayat yaşaması gösterilmektedir.Ancak pek çok hayvan türünde de dişiler erkeklere göre daha uzun yaşamaktadır.Örneğin,ortalama ömrü iki yıl civarında olan deney sıçanlarda dişilerin yaklaşık beş ay daha uzun süre yaşadıkları tespit edilmiştir.
Araştırmalar neredeyse tüm memelilerde dişilerin erkeklerden ortalama %10 daha uzun yaşadıklarını göstermektedir. Bu konuda son ortaya çıkan veriler ibreyi dişilik hormonu olarak kabul edilen “östrojen”e döndürmüştür. Yaşlanma ve ortalama ömrün en önemli belirleyicileri şimdilik vücutta biriken “oksitleyici” maddeler bir başka deyişle “oksijen radikalleri” olarak kabul edilmektedir. Deney hayvanlarında yapılan araştırmalar, dişilerin bu “oksitleyici” maddeleri daha az ürettiği, dahası bu zararlı maddeleri ortadan kaldıran “oksitlenme önleyici” antioksidanları doğal olarak daha çok ürettiklerini göstermiştir. İki cins arasındaki bu farklılık temel olarak “östrojen”e bağlıdır. Östrojen kanda çok az miktarda bulunur ve bu hali ile güçlü bir antioksidan değildir. Ancak hücreleri uyardığında bir takım kimyasal reaksiyonlarla antioksidan enzimlerin miktarlarını artırır ve dişilerin hücreleri “oksitleyici” madde hasarından daha güçlü korunur. Erkekler bu mekanizmadan mahrumdur. Erkeklik hormonu testosteronun bu kadar etkin bir koruyuculuğa sahip değildir.
Başka çalışmalar östrojene benzer bitkisel kimyasalların da aynı koruyucu etkiyi deney hayvanları üzerinde gösterdiğini tespit etmiştir. Östrojene benzer en önemli kimyasal maddelerden bir tanesi soyada bol miktarda bulunmaktadır. Genistein adı verilen ve soya kaynaklı olan bu östrojen benzeri maddenin de deney hayvanlarının ömrünü uzattığı gösterilmiştir.