Hepimizin kan grubu aynı olsaydı, kan sıkıntısı çekilir miydi?

Kalp gün içinde çalışma prensibi olarak en çok dikkat edilmesi gereken organların başında gelmektedir. Aslında yapısal olarak hiç durmadan çalışan bu organın bilimsel anlamda pratiğe dökülmeside imkansızdır. Kalp yapısı itibari ise vücut içindeki çözülemeyen organlardan sadece biridir. Günlük çalışma temposu o kadar yoğun olan bu sistemin eksiksiz ve düzenli bir şekilde yol almasıda yine vücudumuzun inanılmaz özelliklerinden biridir. Bu çalışma sistemi içinde kalp her saniye 6 litre civarındaki kanın yerini değiştirmekte ve bu kanların temizlenmesi için gerekli organlara taşınmasını sağlamaktadır. Yapısal olarak imkansızı başaran kalbin taşımasında kullandığı sistemlerin ise her biri bir bilim olarak kaynaklarda yerini almaktadır. Taşınması bu kadar komplike olan kanın içeriği de yine bir okadar acayiptir. Dünya üzerinde yaşayan insanların birbiri ile aynı kanı taşımıyor olmalarıda yine bu durumun en açık göstergelerindendir. Kan içinde bulunan proteinlerin belirlediği bu sistemde A, B, AB, 0 ve RH faktörüde devreye girmektedir. Kan içinde bulunan antijenlerin var olup olmaması üzerine adlandırılan ve sınıflandırılan kanın yapısal olarak çözümlenmesi için küçük deney düzenekleride yeterli olmaktadır. Protein yapısal olarak kişiye özgü dizilimle ortaya çıktığı için kanında farklı gruplarda olması bir o kadar doğaldır Bu durm aslında vücudun genel yapısının bir sonucudur. Bu durum aslında bilimsel bir olay olarak basitize edilmiş ve insanların birbiri ile kan alışverişini yapması daha kolay bir hale gelmiştir.