HASTANE, HASTAHANE. Hastaların bakımıyla uğraşan ilk kurumlar tapınaklardır. *îlkçağ’da Yunanistan’da ve Anadolu’da Asklepieion denilen tapmaklarda şifa tanrısı Asklepios’tan yardım dilemeğe gelenler için yatacak yerler vardı. M. Ö. III. yy .da Hindistan’da da hastahaneler bulunduğunu gösteren bazı kanıtlar var. M.S. I. yy .da, Roma’da hastaların ve yaralıların bakımı ve tedavisiyle uğraşan kurumlar yapıldı. Zamanla Avrupa’ya yayılan ve manastırların denetiminde çalışan bu kuramlara Ortaçağ’da hospitalia veya Tanrı evi denirdi. Buralarda hastalar bedava tedavi görürdü, ama hekimler çok seyrek uğradığından bu tedavinin hiç bir yararı olmazdı, bu yüzden ö- lüm oranı çok yüksekti. *Ortaçağ’da müslüman doğuda da hastahaneler vardı. Özellikle Selçuklular döneminde bu hastahaneler (dârüşşifa) aynı zamanda Ortaçağ’ın mükemmel tıp eğitim merkezleriydi. OsmanlIlara geçen bu kuramlar önemle korunmuş, ayrıca birçok Anadolu kentinde yeni şifa medreseleri kurulmuştur.
Avrupa’da da XIV. yy.dan başlayarak, hekim gözetimi altında çalışan gerçek hastahaneler kurulmağa başladı. özellikle Hollanda’da hastahaneler tıp okulları olarak da kullanıldı. Hizmetlerin çoğu, din adamlarının denetiminden alınıp resmî makamların sorumluluğuna verildi.
XIX. yy. sonlarında parasız tıbbî yardımın kabul edilmesi, sonra sosyal güvenliğin kurulması, artık serveti ne olursa olsun, her yurttaşı, ihtiyacı olan tıbbî bakım olanaklarına kavuşturdu ve böylelikle hastahane, herkesin ulaşabileceği tıbbî-cerrahî bir merkez haline geldi.
servis ve personel
Modern bir hastahanede önemine ve bölgesel ihtiyaçlara göre sayısı değişen çeşitli servisler (iç hastalıkları, doğum, cerrahî, *deri hastalıkları v.b.) ve her servisin başvurabileceği bazı «kısımlar» (tahlil laboratuvarı, eczane, radyoloji, kan bankası) buluHer servis bir şef doktorun sorumluluğuna verilmiştir: birçok meslek- hekim ve asistan) ve tıb- yardımcılar (hemşireler, kadın ve , erkek hastabakıcılar v.b.) servis şefine yardım ederler.