Günümüz eğitim sisteminin en önemli suallerinden biridir. Çoğu zaman tartışma konularının en hararetli konusu olur. Yetişmiş bir bireyin sergilediği davranışların kompozisyonu değerlendirildiğinde ortaya çıkan ürün , onu okutan öğretmenlerin mi yoksa ailesinin mi eseridir. Gelin bu konuyu irdeleyelim.
Bir birey okul sıralarıyla ilk ne zaman tanışır ? Hepimizin cevabı bu noktada tabi ki ilkokul ya da okul öncesi eğitim olacaktır. Öyleyse çocuk ile okul buluşması bu yaşlardadır. Peki çocuk bu yaştan dediğimiz , 5-6 yaşından önce hiç mi kişilik geliştirmemiştir. Asıl sorgulanması gereken nokta burasıdır. Bilimsel araştırmalara göre çocuğun anne karnında geçirmiş olduğu fiziksel gelişim ve değişimler bile kişilik özellikleri doğrudan doğruya etkileyebiliyor.
Bir çocuğun 3-4 yaşlarında iken bencillik kavramını öğrendiğini düşündüğümüzde, bireyin yetişmesinde tek etkenin okul olmadığı sonucuna varabiliriz. Çocuğun okul dönemine kadar geçirmiş olduğu yaşam ki buna anne-bana genetik özellikleri de dahil olmak üzere , bu çocuğun okul yaşamına ve dolayısıyla ileride nasıl bir birey olacağına doğrudan etki ediyor.
Okul yıllarımıza gidelim, ilk sıralarımızı,öğretmenimizi ve de arkadaşlarımızı düşünelim. Hatırlayın, ilkokula başladığınızda çevrenizdeki arkadaşlarınız nasıl özelliklere sahiptiler. Hepsi de atılgan, girişimci ya da utangaç mıydı ? Hayır tabi ki de kimisi girişken, kimisi utangaç ve kimisi de pısırıktı belki de … Peki neden böyle farklı kişilik modelleri var sizce ? Çünkü aslında kişiliğin başlangıç noktası aile de ondan.