Denizkızları,belinden yukarısı dişi bir insan görünümünde ama aynı zamanda bir balık kuyruğuna sahip efsaneleşmiş
düşsel inanışlardır.
Bu yarı insan yarı balık vücutlu insansıların efsaneleri M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır.Genel bir kanıya göre, bu
efsanelerin oluşumunda,denizineklerinin büyük etkisi olmuştur.Bu teoriyi destekleyecek bir örnek olarak Christopher
Colombus'un Yeni Dünya'ya yolculuğu sırasında denizkızları gördüğünü ama çok çirkin olduklarını ve daha cazip olmalarını
beklediğini söylemesi verilebilir.
Denizinekleri gibi büyük vücutlu deniz memelilerinin kolları,yavrularını bir beşikte gibi taşıyabilmeleri için evrim
geçirmiş ve insan kollarına benzemiştir.Denizcilerin bu deniz memelilerini görüp doğaüstü yaratıklar olduklarını düşünmeleri
oldukça mümkündür.Geleneksel denizkızı betimlemelerindeki akan uzun saçların ise denizineklerinin okyanus yüzeyine yakın
yerlerde yüzerlerken kafalarına dolanan yosunların verdiği uzun saçlı görüntüsünden kaynaklandığı düşünülür.Denizkızı
gördüğünü iddia edenlerin verdiği ortak bilgiler de yosun renkleriyle ve denizineklerinin özellikleriyle oldukça uygundur.
Denizkızlarını konuşmayan,yeşil,siyah,kahve rengi veya sarı saçlı,balık kuyruklu,genelde okyanuslarda ve bazen de nehirlerde
yüzen doğaüstü insansılar olarak tanımlarlar.
Bu doğaüstü yaratıkların görüldüğünü iddia eden bir başka kayıt ise İngiliz denizci Henry Hudson'un günlüğüdür.
Denizci,15 Haziran 1608 tarihli günlüğünde,kuzey Rusya sahillerindeyken mürettebatından iki denizcinin anlattıklarına
dayanarak denizkızını şöyle tarif eder: "Göbeğinden üst tarafı,sırtı,kalçaları ve göğüsleri bir kadın gibi,vücudu ise uskumrunun
sırtını andıran çizgili vücudunun ucunda, yunus balığına benzeyen kuyruğu görülüyor.
Denizkızı hikayeleri neredeyse evrenseldir.Bilinen ilk denizkızı hikayesi M.Ö. 1000 yılında Asurlularda görülmüştür.
Suriye'de M.Ö. yaşamış Asur kraliçesi Semiramis'in annesi Atargatis ölümlü bir çobana aşık olan ölümsüz bir tanrıçadır.Fakat
aşık olduğu genç çoban ölür ve o da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar ama su,onun mükemmel vücudunu ve doğasını
gizlemez,bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetkisi verir.İlk Atargatis betimlemeleri insan kafası ve
bacakları olan bir balık şeklindedir (Babil tanrısı Ea gibi). Orta Doğu toplumlarının çoğunda balıkların kutsal sayılmasının nedeni
de bu efsaneye dayandırılır.
Günümüzde denizkızları,masallarıyla,çizgi filmleriyle,oyuncaklarıyla ve hatta sinema filmleriyle toplum içinde
canlılıklarını koruyor.Denizkızı masallarının en etkili ünlüsü,Hans Christian Andersen'in "Küçük Denizkızı"'dır.Bu masal,
Danimarka'nın Kopenhag limanındaki bronz denizkızı heykeliyle ölümsüzleştirilmiştir.