Başbakan'a sert yanıt!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü grup toplantısında, tutuklanan avukatlarla ilgili konuşmuştu. "Bir apartman dairesinde gecenin yarısında avukatlar toplanıp, 11 çelik kapı var orada, ne iş görür? Bu çelik kapıların arkasında acaba ne iş yapılıyor" diyen Başbakan Erdoğan, baskın düzenlenen evlerde yakılmak istenen evraklar ve sahte kimlikler olduğunu söylemişti.
ÇHD'DEN SERT YANIT: YA ÇARESİZ YA DA...
Başbakan Erdoğan'ın bu açıklamasına Çağdaş Hukukçular Derneği'nden (ÇHD) yanıt gecikmedi.
ÇHD'den yapılan açıklama şöyle:
“Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 30 Ocak 2013 tarihli açıklamalarında Derneğimize ve avukat arkadaşlarımıza yönelik olarak yapılan operasyona ilişkin açıklamaları gerçek dışı, karalama, kirletme ve itibarsızlaştırmaya yöneliktir. Henüz operasyon başında İstanbul Emniyeti tarafından yayılan yalanlara bu kez Başbakan devam etmektedir.
Bu durumda aklımıza bir tek şey gelmektedir. İstanbul Emniyetinin yalanlarına bel bağlanıldığına göre, Başbakan ya baskılar karşısında gerçekten çaresiz durumda ya da basını hiç takip etmeyen basın danışmanlarının dolduruşuna gelmiş durumdadır.
Sayın Başbakan,
Avukatlardan henüz daha kapının açılması talep edilmeden, Kolluk Kuvvetleriniz son derece terörize bir şekilde ve hazırlıklı olarak, avukatların konutundaki tek kapı kırılarak içeri girmiştir. Avukatların bürolarında 11 çelik kapı, sahte kimlikler, yakılan dosyalar söylemi ise son derece gerçek dışıdır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü arama sırasında çekmiş olduğu görüntüleri kamuoyu ile paylaşsın gerçekleri görelim. İstanbul Emniyetinin “Kozmik oda” “13 çelik kapı” “yakılan belgeler” gibi yalanları artık çoktan rafa kaldırmıştır. Bunlar ile ilgilenmiyoruz.
Ancak insanların, avukatların konutlarında, sizin deyiminiz ile “bir apartman dairesinde” nasıl ve ne zaman kalacağı ne şekilde yaşayacağı da sizi ilgilendirmez. Ama örneğin Cumhuriyet Savcısı ve Baro temsilcisi olmadan avukat konutlarına girilemeyeceği sizi ilgilendirir.
Sayın Başbakan,
Diyorsunuz ki ‘bu avukatlar işini bilen avukatlar.’ Çok doğru tespit etmişsiniz. Evet bu avukatlar, Çağdaş Hukukçular Derneğinin 40 yıllık adalet mücadelesinin bu günkü temsilcileridir. Bizler de onların işlerini çok iyi bildiğini biliyoruz. Bunu Engin Çeber’in Şerzan Kurt’un Çağdaş Gemik’in, Baran Tursun’un Emrah Gezer’in davalarında, iktidarınız zamanında yapılan işkence, yargısız infazlar dosyalarında, ve yine iktidarınız tarafından hep korunmaya çalışılan katillerin cezalandırılması için verilen onurlu mücadelelerinden ve başarılarından biliyoruz. Bu avukatları, işçi grevlerinden, rantsal dönüşüme konu ettiğiniz gecekonduluların direnişlerinden, hak arayan öğrencilerin mücadelesine verdikleri destekten, faili belli olan Kürt infaz davalarından tanıyoruz.
Ve dışarıdakiler, bizler, sizin deyiminizle, “avukatlara müdahale edilemez” diyenler, olarak bir kere daha diyoruz, avukatlara müdahale edilemez. Ama biliyoruz ki edeceksiniz. Edin. Bu güne kadar halkımıza uygulamadığınız hukukunuzu, bize uygulayın demeyeceğiz. Zaten uygulamayacaksınız. Yargıya müdahale ediyorsunuz da demeyeceğiz. Sizin de tıpkı sizden öncekiler gibi müdahale ettiğinizi biliyoruz. Etmeye devam edin. O sebeple, soruşturma neye dayanmış, savcı ne sormuş, hangi somut delile dayanılarak bu avukatlar tutuklanmış, bunları da size hatırlatmayacağız.
Biz biliyoruz ki, bize düşman ceza hukuk uyguluyorsunuz. Bu davanın suçu da suçlusu da olmayacak. Arkadaşlarımız orada rehindirler. Bu zihniyet, geçen yüzyılda Nazi toplama kamplarını yarattı, bu yüzyılda ise Guantanamo kamplarını yarattı. Ancak şunu bilmenizi isteriz ki, bu operasyon ile hedef aldığınız devrimci avukatlık pratiğimizdir. Derneğimiz 40 yıldır ezilenlerin, yoksulların, sömürülenlerin kısacası tüm toplumsal muhalefetin avukatlığını Kurumsal olarak yapmaktadır. Baskılarınız bizleri yıldıramayacaktır.
Tutuklu Devrimci Avukatlar Onurumuzdur.
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ”