Atatürk’ün resti İngiliz arşivlerinde
Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi 81 yaşındaki Salahi Sonyel, “Kaygılı Yıllar” adlı kitabında, “Mudanya konferansından sonra Mustafa Kemal, barış konferansının ardından iki ay içinde İstanbul ve Trakya Türklere devredilmezse İngilizlere karşı ivedilikle husumet başlayacaktı” diyor.
Salahi Sonyel, Atatürk ve Cumhuriyet tarihi konusunda çok önemli çalışmalara imza atan tarihçilerin başında geliyor. Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi olan 81 yaşındaki Sonyel, Türk tarihine yaptığı hizmetler nedeniyle Atatürk Üstün Hizmet Madalyası almaya hak kazanan bir isim. Sonyel, yıllardır İngiltere’de yaşamını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Remzi Kitapevi’nden çıkan “Kaygılı Yıllar Gizli Belgelerle Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası 1918-1923” isimli çalışmasında İngiliz gizli belgeleri ve dönemin istihbarat raporlarında Türk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluşuna ışık tutuyor. İngiliz gizli istihbarat arşivlerinde Atatürk ve Türkiye’nin kuruluş dönemine ilişkin belgeleri yayınlayan Sonyel’in “Kaygılı Yıllar” isimli çalışmasında çok çarpıcı bilgiler yeralıyor.
Atatürk’ün stratejisi
Kitapta, 17 Ekim 1922 tarihli İngiliz İstihbarat Raporu’na göre 11 Ekim’de İzmir’den ayrılan bir İngiliz ajanın verdiği şu bilgiler yer alıyor: “Bu güne kadar Mustafa Kemal’in stratejik planı, hiçbir aksaklık çıkmadan başarılı olmuştur. 26 Ağustos’taki genel saldırı büyük gizlilik içinde hazırlanmıştı ve iki gün öncesine kadar bunu ancak üç kişi biliyordu. Boğazlara ve Marmara Denizi’ne ulaşmış olan Mustafa Kemal’in planı Trakya ile İstanbul’u ele geçirmek, Musul ilini yeniden fethetmekti. İkinci amaç, birinci amaç gerçekleşinceye kadar ertelenecekti. Mudanya konferansından sonra Mustafa Kemal, barış konferasının başlamasından sonra iki ay içinde, İstanbul ve Trakya Türklere devredilmezse İngilizlere karşı ivedilikle husumet başlayacaktı. İtalyanlarla Fransızlar bu saldırıya müdahale etmeyeceklerine dair ona güvence vermişlerdi. BMM (Büyük Millet Meclisi) ve askeri önderler, şimdi zaferle sarhoş olmuşlardır ve ihtiraslarını gerçekleştirmek için büyük Britanya ile savaşmaya hazırlanmaktadırlar. Fransa’nın, Türkiye’nin sadık müttefiği rolünü oynadığına inanıyorlar.”
Kralın gizli örgütü
24 Ekim’de İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na ulaşan gizli istihbarat raporunda ise çok çarpıcı bir bilgi yer alıyor: “Kürt Mustafa Paşa 1918’de Kürdistan Teali Cemiyeti’ne atanmış, 1919’da derneğin başkanı olmuş ve çalışmalara başlamıştır. Osmanlı bürokrasisinde görev alan Kürt Mustafa Paşa İstanbul’dan ayrılmadan önce oradaki Ermeni Patriği’nin desteklediği Ulusal Ermeni Demokrat Partisi’yle ilişki kurmuştu. Uzun bir süreden beri Ermeniler, Rumlar ve Kürtler, kendi aralarında Türklere karşı işbirliği yapmak emeli beslemektedirler. (Mustafa Paşa) İstanbul’dan ayrılmadan önce, kimi Ermeni politikacılar aracılığıyla, Yunan yüksek komiserliğiyle yazışıyordu. Mevlanzade Rifat’la öteki Kürt önderlerin, kendilerine mali yardım yapılırsa Yunanlıların savını desteklemeyi kabullendikleri biliniyor. Herhalde Kürt Mustafa Paşa’yla da aynı arajman yapılmıştır. Onun şimdi Gürcistan’ı ziyaretinden amaç, herhalde olay çıkarmaktır. Yunan Kralı’nın gizli örgütleri herhalde Konya ve Kürdistan’a dek yayılmıştır. Bu katlar, hiç kuşkusuz Konya’daki ayaklanmanın patlamasına yardımcı olmuş; onu yaymaya çalışmıştır. Orada, olağan biçimde sürüp gitmekte olan huzursuzluk yüzünden o bölgeyi seçmişlerdir. Kemalistlerin Anadolu’daki durumlarını zayıflatmak amacıyla, Kürdistan’daki özerklik akımından yararlanmak amacıyla orada isyan kışkırtmışlardır. Kürt önderler para sıkıntısı çektikleri için İstanbul’daki Kürt Partisi, Yunan yetkililerinin eline düşmüştür.”
‘Akıllı davransınlar’
Kitapta en dikkat çeken noktalardan biri de Atatürk ile İtalyan yönetimi arasında geçen gizli görüşmeler oluşturuyor. 5 Eylül’de Roma’ya ulaşan eski Osmanlı diplomatlarından Galip Kemali, aynı gün Mustafa Kemal’e gönderdiği mektubun bir sureti İngiliz istihbaratının eline geçiyor. Mektubun, İtalyan ajanı Vlora eliyle Mustafa Kemal’e gönderilmiş olduğuna inanılıyor. O sırada Vincenzo Fago adlı İtalyan yetkilisinin, Mustafa Kemal’le İstanbul yönetiminin arasını bulmayı başaramayarak Anadolu’dan döndüğü bildiriliyor ve şu ifadeler yer alıyor: “Mektupta 5 Eylül’de Roma’ya ulaştığını; 6 Eylül akşamı İtalya Dışişleri Bakanlığı siyasi daire şefince Konsey Başkanı M. Giolitti adına ziyaret edildiğini; kendisine İtalya’nın Yakın Doğu’da güçlü bir Türkiye görmeyi dilediğini; Ankara ile İstanbul’un arasını bulmaya hazır olduğunu söylediğini bildirmişti. Ekim ayının sonuna doğru Galip Kemali’yi görmeye giden İtalya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Kemalistler ‘akıllıca davranırlarsa’ İtalyan yönetiminin, barış koşullarının değiştirilmesi için elinden geleni yapmaya çalışacağını söylemişti.”
‘Alevler içinde kalır’
“Türklerin Ermenistan’da ilerleyişlerini, Kars’ı işgallerini ve Ermeni güçlerinin süratle çökmelerini Bolşevikler beklemiyorlardı. Ayrıca Türkler oraya gelmeden önce, bir darbeyle Ermenistan’ı ele geçirmeyi ümit ediyorlardı. Bu amacı sağlayamayınca Mustafa Kemal’e gönderdikleri notada, ondan düşmanca hareketler son vermesini talep etmişlerdi. Türkler Erivan’da daha da ilerler ve Azerbaycan hattına ulaşırlarsa tüm Azerbaycan Bolşeviklere karşı isyan edecek ve tüm Kafkasya alevler içinde kalacaktır. Kafkasya’daki Müslümanlar Türklerin ilerlemesini bekliyorlar. Çevrede dolaşan söylentilere göre Bolşeviklerle Kemalistler arsında bölünme başlamıştır. Öte yandan Gürcistan da kaygılı günler geçiriyor ve her iki yanla iyi ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor ancak kendisini Türk dostu olarak görüyor.”
‘Propagandayı bitirdik’
Kitapta Diyarbakır’da İngiliz istihbarat örgütü himayesinde faaliyet gösteren Kürt Kulübü’nün propagandalarının ortadan kaldırıldığı şöyle anlatılıyor: “Mustafa Kemal,
17 Haziran’da Kâzım Karabekir’e gönderdiği gizli telgrafta, Diyarbakır’daki Kürt Kulübü’nün, ‘İngilizlerin teşvikiyle İngiliz himayesinde bir Kürdistan teşkili gayesini takip ettiği anlaşıldığından’ ve ‘Kürdistan’ın maruf beylerinden aldığı çeşitli telgraflar üzerine dağıtıldığını; bu kulübün hiçbir Kürt’ü temsil etmediğini; birkaç serserinin girişiminin sonucu olduğunu; yurt ve ulusun tümüyle bağımsız ve özgür yaşaması uğrunda Kürtlerin her fedakârlığa hazır olduklarını söylediklerini’ bildirmiş; Kürtler de dahil, tüm ulusu, yurdun kaderini kurtarma amacında birleştirmek karar ve azminde oluğunu belirtmişti. Ertesi gün, Amasya’dan, Edirne’de bulunan 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar’a telgrafla gönderdiği mesajda, ‘İngiliz koruyuculuğu altında bir bağımsız Kürdistan kurulması ile ilgili propaganda ortadan kaldırıldı Kürtler, Türklerle birleşti’ demişti.”
'Türk Kürt kardeştir’
İngilizlerin kimi Kürtlerin çevirmekte oldukları entrikalar karşısında Mustafa Kemal hareketsiz kalmamış, 15 Eylül’de Malatya Mutasarrıf vekili aracılığıyla Kürt önderlerinden Hacı Kaya ve Şehzade Mustafa ağalara gönderdiği telgrafta, “padişah ve millet hainlerinin iğfalatına kapılarak İslam kanı akıtılması bigünah ve zavallı Kürt kardeşlerimizin bir çoğunun padişah askerleri tarafından öldürülmesi gibi elim bir akıbetin meydana gelmesine engel olmak yönündeki yurtsever çalışmalarından ötürü” Sivas Kongresi’nin takdirini bildirmiş ve şunları eklemişti: “Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça, Türk ve Kürt’ün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam eyleyecek” mesajını göndermişti.