Adalet
[caption id="attachment_1597" align="alignleft" width="300"] Adalet[/caption]Adalet. «kılıç ve terazi» Mahkemelerin ve adalet örgütünün bütünü. Yurttaşların hak ve ödevleri; bunların topluma uygulanması. Karşılıklı çıkarlar çatıştığı (karı kocanın boşanmak istemesi, kusurlu bir malın satılması) veya bir suç (*kanunun çiğnenmesi) işlendiği zaman (hırsızlık, vurma, yaralama, karşılıksız çek v.b.) anlaşmazlığı çözmek, zararı ödetmek veya suçluyu cezalandırmak için bir hakemin işe karışması gerekir. Kimin haklı olduğunu söylemekle, yani yasayı uygulamakla veya özel durumlara göre yorumlamakla görevli bu hakeme «yargıç» denir. Yargıçlar herkes için uyulması zorunlu bir nitelik taşıyan kararları verirler. Bu, adaletin görevidir.
kadılar, şeriat mahkemeleri ve yargıçlar
Devlet ve din işlerinin birlikte yürütüldüğü Osmanlı Devleti döneminde adalet, o dönemin yargıçları olan kadılar tarafından Kur’an ilkelerine göre yerine getirilirdi. XIX. yüzyılın sonlarına doğru bütün adalet işlerinin din esaslarına göre yürütülemeyeceği anlaşılarak bir reform yapıldı ve şeriat mahkemeleri yanında bir de nizamiye mahkemeleri konuldu ve kadıların yetkileri kısıtlandı.
Cumhuriyet’ten sonra (1924) şeriat mahkemeleri ve kadılık büsbütün kaldırıldı, bugünkü adalet düzeni kuruldu. Şimdi «Türk ulusu adına» adalet dağıtmak yargıçların işidir. Yargıç, gücünü devletten ve kanunlardan alır ve bunu, kademeli bir dizgeye göre ülke çapında örgütlenmiş mahkemeler aracılığıyla kullanır
Mahkemeler önce adliye mahkemeleri ve idare mahkemeleri diye ikiye ayrılır. Adliye mahkemeleri gerçek ve tüzel kişiler arasındaki anlaşmazlıkları, idare mahkemeleri ise kişilerle devlet arasındaki anlaşmazlık ları çözümler.
Adliye mahkemeleri de ikiye ayrılır: sulh mahkemesi ve asliye mahkemesi. Önemsiz davalar (sözgelimi bir kira anlaşmazlığı veya bir hakaret suçu) sulh mahkemesiîıin işidir.
Birincisi sulh hukuk; İkincisi sulh ceza mahkemesinde görülür. Davaların çoğunun bakıldığı asliye mahkemeleri de ikiye ayrılır: asliye hukuk mahkemesi ve asliye ceza mahkemesi. İlkinde, kişiler arasındaki anlaşmazlıklar, öbüründe bütün suçlar yargılanır. Asliye ceza mahkemesinde
yargıçtan başka bir de savcı yer alır. Her il ve ilçe merkezinde bir asliye
mahkemesi vardır. Büyük il ve ilçelerde aynı mahkemenin birçok eşi
kurulur.
Yargıç önünde karşı karşıya gelen taraflardan biri karardan memnun
olmazsa kararı temyiz eder. Yani kararın Yargıtay’da (yüksek mahkeme)
gözden geçirilmesini ister. Yargıtay kararın kurallara ve yasalara uygun
verilip verilmediğini inceler. Yargıtay’ın içtihat’lan (yani verdiği kararlara egemen olan görüşleri) büyük ölçüde geçerlik taşır ve mahkemelerce göz önünde bulundurulur.
Anlaşmazlıkların çeşitliliği nedeniyle asliye mahkemelerinin de değişik adlarla çalışan çeşitleri vardır. Ticaret mahkemeleri ticaret davalarına mahkemeleri de ikiye ayrılır: asliye hukuk mahkemesi ve asliye ceza mahkemesi. İlkinde, kişiler arasındaki anlaşmazlıklar, öbüründe bütün suçlar
yargılanır. Asliye ceza mahkemesinde yargıçtan başka bir de savcı yer alır.
Her il ve ilçe merkezinde bir asliye mahkemesi vardır. Büyük il ve ilçe-
lerde aynı mahkemenin birçok eşi kurulur.
Yargıç önünde karşı karşıya gelen taraflardan biri karardan memnun
olmazsa kararı temyiz eder. Yani kararın Yargıtay’da (yüksek mahkeme)
gözden geçirilmesini ister. Yargıtay kararın kurallara ve yasalara uygun
verilip verilmediğini inceler. Yargıtay’ın içtihat’lan (yani verdiği karar
lara egemen olan görüşleri) büyük ölçüde geçerlik taşır ve mahkemeler
ce göz önünde bulundurulur.
herkes için tek adalet
Bir kişi idare ile, yani devlet, il veya belediye makamlarıyla anlaşmazlığa düşerse, buna ancak idare mahkemesi bakar. En yüksek idare mahkemesi Danıştay’dır. Danıştay’ın verdiği kararlara uymak yurttaşlar için de, resmî makamlar için de zorunludur.
Çünkü adaletin temeli iki önemli ilkeye dayanır: 1. yasalar karşısında herkes eşittir; 2. siyasal iktidar karşısında yargıçlar bağımsızdır. Bununla birlikte adalet mekanizmasının yavaş işlemesi, karışık oluşu, yurttaşlar için anlaşılması güç «özel bir dil» kullanışı, avukat ve dava giderlerim nin yüksekliği, çoğu zaman yurttaş çoğunluğu için adaleti, başvurulması güç bir makam ve işlem haline getirir.
Tanrı’nın adaleti
Ortaçağ’da bir ‘derebeyi yasallarından ikisini karşı karşıya getiren önemli bir anlaşmazlığı çözümleyemeyince onlara, Tarırı’nırı adaleti’ne başvurmayı önerebilirdi: bu durumda taraflar, düello yaparlar ve yenilen suçlu ilân edilirdi. Tanrı’nın adaleti bir suçtan sanık olan tek bir kişiye de uygulanabilirdi: o kişi bazı çetin sınavları (kaynar su, kızgın demir) başarırsa, suçsuz sayılırdı.
adaletname veya adalet fermanı
Yöneticilerin halka zulmetmesini ve haksız işlemlerini önlemek için padişahların kadılara gönderdiği yazılı emir. Osmanlı hükümdarları, kanunların ve düzenin iyi yürütülüp yürütülmediğini kontrol için bazen «tebdil (tanınmayacak kılıkta) gezerek» halk arasına girer, bazen de görevlileri ülke içinde dolaştırarak bilgi alırdı. Aldığı haberler veya kendi gördükleri olumsuz yöndeyse bir adaletname yayımlayarak, yazılı yasaklara kesinlikle uyulmasını emrederdi. Adaletnameler üç amaçla kullanılırdı: 1. halkı ezdirmemek, korumak;
2. kötüye kullanmaları önlemek; 3. yeni padişahın halkı adaletle idare edeceğini duyurmak
sorgu yargıcı
Sorgu yargıcı, mahkemeye, olaylar konusunda daha iyi bilgi sağlamak için, asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerince bakılacak işlerde, davanın görülmesinden önce kovuşturma yapmakla görevli bir yargıçtır, önemli yetkilere sahiptir ve ‘polisten yardım isteyebilir.