Orhan Kemal'den Kötü Yol Kitabı - Dizisi -
[caption id="attachment_814" align="alignleft" width="189"] Orhan Kemal'den Kötü Yol Kitabı - Dizisi -[/caption]Orhan Kemal, aile içi otorite ilişkilerini sorgulayan pek çok öykü, roman yazmıştır. Anadolu’daki geleneksel aile yapısını sert bir gerçekçilikle yansıtan Orhan Kemal’in yapıtlarında baba, genellikle ailenin gücünü, temsil eder; babanın yokluğu ise yoksulluğa ve otorite boşluğundan doğan karmaşaya yol açar. Geleneksel aile yapısında babanın baskın iktidarı sarsılmazdır, onun iyi ya da kötü bir kişiliğinin olması ailedeki konumunu değiştirmez. Orhan Kemal’in romanlarında babanın varlığı ya da yokluğu pek çok soruna kaynaklık etmiş; ailenin dağılmasına ya da yeniden yapılanmasına gerekçe oluşturmuştur.
Kötü Yol Orhan Kemal‘in yine baba yokluğunu sorguladığı bir öyküsüdür. Kitabın özeti şöyle; Adana’da yaşayan Nuran ve İhsan, babalarını çocuk yaşta kaybetmişlerdir. Anneleri Ayşe Hanım, ailenin yönetimini çocuklar büyüyene dek elinde tutar.
Artık bir delikanlı olan İhsan, babasının yerine geçtiğinde ailenin geçimini sağlamak sorumluluğunu da üzerine alır. Fabrika’da işçi olarak çalışan İhsan’a hiç istemediği kamyonla mal taşıma görevi verilir. İhsan, kamyonla uzun yola gittiği sıralarda gözünün arkada kalmaması için kız kardeşini birine emanet etmek ister. Çapkın, güvenilmez bir adam olsa da, İhsan’ın en yakın arkadaşı olduğundan, Nuran’a göz kulak olmak görevi Reşat’a verilir. Bu görev Ayşe Hanım tarafından da onaylanır. Nuran, annesi ve ağabeyi İhsan’ın kendisine sunduğu yaşam koşullarından memnun değildir.
Nuran, uzun zamandır varlıklı bir hayat yaşayabildiği İstanbul düşleri kurmaktadır. Reşat, Nuran’ın İstanbul için kurduğu ışıltılı düşleri İhsan’ın yokluğunda kullanır, Nuran’ı ikna eder ve onu İstanbul’a götürür. Genç bir kızın bir erkeğe ‘emanet edilme’sinin tüm kötü sonuçları yaşanır: Geri dönüşü olanaksız hatalar, derin pişmanlıklar. Orhan Kemal, genç kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri doğrultusunda yol alınması gerekirken kadınların her koşulda bir erkeğe mecbur ediliyor olmasının sonuçlarının ne kadar acı olabileceğini ortaya koyar.
‘Kötü Yol’, Adana’dan İstanbul’a özgür ve mutlu bir hayatı yaşamak için kaçan bir genç kızın öyküsüdür. Nuran, içinde yaşadığı kapalı toplumdan sıyrılmak isteyen bir genç kızın haklı sıkıntısını yaşar; ancak bu yaşamdan kurtulabilmek için donanımsız, hazırlıksızdır. Mesleksiz, eğitimsiz Nuran, kaçmak istediği otoriter erkeklerden yine bir erkeğin yardımıyla kurtulmak istemiştir. Sığındığı erkekten umduğu yardımı göremez, üstelik kullanılır. Günü gelir, bir zamanlar sıkışıp kaldığı yaşamdan kendini kurtarması için seçtiği erkekten de kurtulmak ister. Bu kez ‘korunmaya muhtaç genç kız’ bir başka erkek tarafından yine ‘kurtarılır’. Orhan Kemal, bu öyküsünde söylemini hafifletmeden, ekonomik bağımsızlığı olmayan kadının yalnızlığını, çaresizliğini, savruluşunu ortaya koyar.
Orhan Kemal yazınında abartısız ancak ayırıcı özellikleri bakımından son derece güçlü kadın kahramanlar yaratılmıştır. ‘El Kızı’ndaki Nazan, kitaba adını veren Cemile, ‘Hanımın Çiftliği’ndeki Güllü, Orhan Kemal’in unutulmaz kadın kahramanlarındandır. ‘Kötü Yol’da ise tüm neşesi, saflığı, güzelliği, toyluğu ve düşleriyle Nuran karşımıza çıkar. Bütün özellikleriyle Nuran’ı sever, onu haklı bulur, ona kızar, onun için üzülürüz.
Kadınların çağdaşlaşma süreci
‘Kötü Yol’, çağdaş yaşamın Anadolu’da yaşayan genç kızlara nasıl, ne ölçüde yansıdığını; erkek egemen Anadolu kültüründe genç kızların, kadınların çağın ilerici önermelerine karşın nasıl edilgin bırakıldığını yalın, açık bir dille ortaya koyuyor. Macera ve polisiye öğelerle renklenen öykü, alt metninde tüm Orhan Kemal yapıtlarının karakteristik yapısı gereği bir toplumsal eleştiriyi, bu kez kadınların çağdaşlaşma sürecindeki yalnızlığını tartışıyor.
Roman ilk başlarda hikayenin başkahramanı olan İhsan’ın yaşadığı anadolunun bir köyünde geçiyor.İhsan burada bir şantiyede çalışıyor.Sonra patronu bir iş için İhsan’ı Anadolunun bir başka köşesinde görevlendiriyor.Bunu fırsat bilen kız kardeşi Nuran İhsan’ın arkadaşı Reşat’la İstanbul’a kaçarlar ve Dolapdere civarında bir pansiyonda kalırlar.Daha sonra Nuran film artisti olmak için Beyoğlu Yeşilçam sokakları civarında yatıp kalkar.
Kardeşinin kaçtığını öğrenen İhsan’da işini bırakıp trenle İstanbul’a gelir.Şişli civarlarında taksicilik yapmaya başlar. Birgün Beyoğlu’nda bir barın önünde kardeşi Nuran’la Reşat’a rastlar.Ve Reşat’ı dövüp kardeşini yanına alır.Daha sonra İhsan’ın İstanbul’da tanıştığı ve beğendiği Nermin hanım ve Nermin hanımın annesiyle birlikte İstanbuldan ayrılarak hep hayal ettikleri kırmızı kiremitli dağevin de yaşamak üzere yola koyulurlar.