Seyit Rıza Kimdir? Seyit Rıza, Batı Dersim aşiretleri içerisinde sözü geçen bir aşiret önderiydi. Seyit Rıza’nın akıl hocası Elazığ’da idam edilen Kures Ocağı Pirlerinden Uşene Seydi’dir. Seyit Rıza, 1915 Ermeni Kırımı’nda Dersim’e sığanan Ermenilere sahip çıkar onları Osmanlı devletine vermez ve soykırımdan kurtarır. Seyit Rızaya da Kırmancki’deki adıyla Sey Rıza’nın kesin doğum tarihi bilinmemekte olup 1863 yılında Pulur Lirtik Köyü’nde doğdu.
Asılırken kendi ağzından 75 yaşında olduğunu söylediğini yazılmaktadır. 15 Kasım 1937 yılında Xarput’ta altı Dersim ileri geleniyle beraber idam edilmiştir. 75 yaşında olan Seyit Rıza’nın yaşı küçültülerek idam edilmiştir.
Seyit Rıza, Dersim`in Batı Dersim Aşiret Konfederasyonu Şeyh Hesenu (Hesenan) aşiretinin Yukarı Abbasan (Avasu ) ezbetindendir. Seyit İbrahim’in dördüncü ve en küçük oğludur. Dersim`in Kalmen Sor ve Lirtik bölgelerinin Derê Arey Köyü`nü karargah edinen Seyit İbrahim ölünce, aşiretinin liderliğini halef olarak tayin etmiş olduğu Sey Rıza üstlenmiştir. Babasının ölümünden sonra Seyit Rıza, Lirtik`ten ayrılarak Tujik Dağı eteğindeki “Ağdat Köyü”ne yerleşmiştir.
Aşiretlerde aşiret önde gelenleri, Ocakzadelerde ise Pir, Rayberler lider konumundadırlar. Örneğin Bava Mansur, Kuresan bir aşiret değil ocaktır. Ocaklar Dersim Kızılbaş inanç merkezleridir. Seyit Rıza’da Batı Dersim Aşiret Konfederasyonuna bağlı Avasu aşiretine mensuptur.
Seyit Rıza’nın dört oğlu vardır. İsimleri Sey Hasan, Bıra İbrahim, Resik Hüseyin’dir. Büyük oğlu Şeyh Hasan 17 Ağustos 1937 tarihinde 30 kişi ile beraber öldürülür.
Ağdat Köyü, Hozat`ın Sin Nahiyesi`ne bağlıdır. Elazığ İstiklal Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Hatemi Şahamoğlu, Seyit Rıza`nın bu köyde “Viyalık” ve “Sesen Kale” olarak bilinen, ilki siyasi, ikincisi askeri iki karargahı bulunduğunu söylüyordu.
(Bkz: “Belgelerle Dersim Raporları”).
Seyit Rıza, Batı Dersim aşiretleri içerisinde sözü geçen bir aşiret önderiydi. Seyit Rıza’nın akıl hocası kendisiyle beraber Elazığ’da idam edilen Kures Ocağı Pirlerinden Uşene Seydi’dir. Uşene Seydi ve Kızılbaş Piridir. Dersim bölgesinde sevilen sayılan bir yol önderidir. Uşenê Seydi aynı zamanda Dersim fikriyatının en önemli isimlerinden biridir. Kırmancki dilinde deyişler, şiirleri, klamları vardır.
Seyit Rıza, Pir ocağına mensup değildir tikmedir. Kızılbaşlık dininde Ocakzade olmayan biri Pir ve Rayver olamaz. Ancak Pir kendisine el verirse tikme olabilir. Seyit Rıza’da Abbasan (Avasu) pirlerinden el almıştır. Kendi aşireti içinde Kızılbaş inancına göre Pir gelmediği zaman dini aşiret içindeki iç meseleleri çözme yetkisine sahiptir.
Seyit Rıza, 1915 Ermeni Kırımı’nda Dersim’e sığanan Ermenilere sahip çıkar onları Osmanlı devletine vermez ve soykırımdan kurtarır.
Rus işgali dönemi gelip çattığında Seyit Rıza, Osmanlı hükümetiyle anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre Dersimliler, Rus işgaline karşı Osmanlı’nın yanında yer aldılar. Buna karşılık Osmanlı hükümeti de Dersimlilere silah ve para vermiştir. Bin yıldan beri topraklarını ve özerkliklerini kıskançlıkla koruyan Dersimliler “savunma savaşı”na girerler.
Osmanlı idaresinden aldıkları silah-mühimmatla Ruslara karşı durma karşılığında Dersimlilere bağımsız çatışma hakkı tanınır. Böylece Rus işgal güçlerine karşı savaşta Osmanlı ordusunun emrine girmezler.
Ruslara karşı savaşta Pülümür Cephesi’nde savaşanlar içerisinde Dersim’in en büyük aşk şairi Sayder (Şah Haydar) vardır. Pülümürlü olan Sayder Kures Ocağı’na mensuptur. Sayder’in yol önderi ve hocası Dersim’in en büyük halk ozanı olan Sey Qaji’dir.
Şair Şah Haydar (Sayder) Ruslara karşı Pülümür Sevdin Dağı’nda çarpışırken vurulur . Sayder’in genç yaşta ölümü, Dersim Halk Ozanı Sey Qaji’yi derinden yaralar. Sayder’in üzerine Sevdin Ağıdı’nı yakar. (Bakınız Dr. Daimi Cengiz, Sey Qaji, Horasan Yayınları, s.305)
Erzincan ve Erzurum’u işgal eden Ruslar, Dersim sınırına vardıklarında Dersimlilerle çatışırlar. Dersimliler Rusların geçisine izin vermez. Erzincan ve Erzurum’u Rus işgalinden kurtarırlar. Ruslar çekildikten sonra, tüm aşiretlere Osmanlı idaresinden madalya ve hediyeler verilir.
İddiaya göre Seyit Rıza ise ayrıca ödüllendirilerek Erzincan’da “İl İdaresi Üyeliği”ne atanır. Nitekim, dönemin Erzincan valilerinden Sabit Bey yazdığı bir mektupta -Seyit Rıza ile ilgili olarak- “şimdiye kadar bize din ve namusuyla hizmet etti” der.
Seyit Rıza (Seyid Rıza ya da Pir Sey Rıza) (d. 1863, Lirtik köyü, Ovacık, Tunceli- ö. 18 Kasım 1937, Elazığ), Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinde rejime karşı çıkarılan isyanlardan biri olan Dersim İsyanı’nın liderlerinden olması sebebi ile idam edilen Alevi-Zaza aşiret lideri. Hakkında devletin köylülere dağıttığı toprakları zor kullanarak üstüne geçirdiği, sıcak savaş sonrası Dersim’e hizmete gelen şehir yapılanması uzmanlarına karşı yöre halkını kışkırttığı gibi birçok iddia bulunmaktadır. 1863′te Dersim’in, Ovacık ilçesine bağlı Lirtik köyünde Şeyh Hesenan (Şixhesenu) aşiretinin Yukarı Abbasan kolundan Seyit İbrahim’in çocuğu olarak doğmuştur.
Seyit Rıza 1924′te Hozat’ı işgal etmiş; çevredeki cumhuriyet yanlısı aşiretleri basmış; devlet içinde devlet gibi davranmış, kendisine yollanan onca nasihat heyetine silahla karşılık vermiştir. 1937 nevruzunda devlet güçlerine karşı ayaklanan da bölgedeki derebeyleri olmuştur. Seyit Rıza; İngiltere’ye 30 temmuz 1937′de yazdığı iddia edilen mektubunda,Türk ordusu ile savaştığını, onları mağlup ettiğini dile getirmiştir.
Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat, dedesinin “kendisini kurtarabilecek kadar bile” Türkçe’si olmadığını, büyüklerinden duyduklarına göre mektubun Nuri Dersimi tarafından yazılarak İngilizlere gönderildiğini ileri sürmüştür. 18 Ekim 1937 tarihinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya imzasıyla Cumhurbaşkanlığı’na sunulan belgede bu mektubun Seyit Rıza tarafından değil, onun imzası kullanılarak Suriye’de Yusuf isminde bir şahıs tarafından yazıldığı belirtilmektedir. Bu isyan ve Türk subaylarının öldürüldükleri dönemin İngiliz belgelerinde de yer almıştır.
1937′deki Dersim isyanındaki kanlı çatışmalardan sonra barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan’a çağrılmış, bu görüşmeye giderken yolda 5 Eylül 1937′de 72 isyancı ile birlikte tutuklanmıştır. 5-13 Eylül 1937′de Elazığ’da askeri mahkemede yargılanarak bölücü terör örgütü kurmak suçundan idam cezasına çarptırılmıştır. 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı’nda infazı gerçekleşmiştir.
Seyit Rıza’nın idamı İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarından şöyle aktarılmıştır:
Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. “Asacaksınız” dedi ve bana döndü: “Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?” Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. “Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz” dedi… Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. “Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir” dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi… Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: “Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!”
Seyit Rıza Kimdir? konusunu işledik bir sonra ki konumuz da görüşmek üzere.