Antonio de Oliveira Salazar Kimdir? Antonio de Oliveira Salazar hayatı, biyografisi, dönemi, siyasi yaşamı hakkında bilgi.
Antonio de Oliveira Salazar;Portekizli politikacıdır (Santa Comba-dao/Lizbon yakınları, 1889-Lizbon, 1970).
Ekonomi okumak üzere 1910′ da Coimbra Üniversitesi’ne girdi. 1914′te lisans öğrenimini tamamlayarak aynı üniversitede öğretim görevlisi oldu, iktisat profesörlüğüne yükseltildi (1916). 1921′de Portekiz Katolik Merkez Partisi’nin kuruluşuna katıldı, aynı yıl parlamentoya girdi. Mayıs 1926′da askeri bir darbeyle yönetimi ele geçiren Gomes de Costo ve Antonio Carmona tarafından önerilen maliye bakanlığı görevini, tam yetki verilmediğinden kabul etmedi. Carmona’nın, Mart 1928′de cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından, bu kez geniş yetkilerle donatılmış olarak aynı göreve getirildi. Katı devletçi bir tutumla önce devlet harcamalarını ve dışalımı kıstı, ücretleri düşürdü, vergi gelirlerini arttırarak bütçe denkliğini sağlamaya çalıştı. Ekonomi bir ölçüde dışa kapalı duruma gelince, 1929 Dünya Bunalımı hafif atlatıldı. Carmona’nın başkanlığının yanı sıra yürüttüğü başbakanlığı bırakması üzerine bu görevi devraldı ve yeni bir anayasa için hazırlık çalışmalarına başladı (1932). 1933′te, halkoylamasıyla onaylanan yeni anayasayla Portekiz’de, Mussolini İtalyası ile büyük benzerlikler gösteren ve Estodo Nova (Yeni Devlet) olarak adlandırdığı otoriter ve korporatif bir diktatörlük yönetimi kurdu. Başbakanlık ve maliye bakanlığı görevlerinin yanı sıra savunma ve dışişleri bakanlığı görevlerini de üstlendi (1936). Mussolini İtalyası ile yakın ilişkiler kurdu. İspanya’da iç savaşın başlamasından hemen sonra General Franco yönetimini tanıdı, askeri ve mali yardımda bulundu, dostluk ve saldırmazlık antlaşması imzaladı (1936-1939). Ancak, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Müttefiklere de yaklaşarak, dengeli bir politika izlemeye çalıştı. Savaşın Mihver devletleri aleyhine dönmeye başladığı 1943′te, Müttefiklere Azor Adaları’ndaki hava, deniz üslerinden yararlanma izni verdi.
NATO’ya katılarak (1949) ülkesinin Birleşmiş Milletler’e kabul edilmesi için önemli bir destek elde etti. Muhalefeti sindirmek için ordudan ve gizli polis örgütü PIDE’den yararlandı. İzlediği soyutlanma politikası, Portekiz’i, ekonomik ve kültürel açılardan Avrupa’nın en geri ülkelerinden biri durumuna düşürdü. Muhalefet hareketlerinin güçlenmesi üzerine, 1945′te serbest seçimlerin yapılmasına izin vermek zorunda kaldı. Ancak karşı grupların oluşturduğu Birleşik Demokratik Hareketi komünist olduğu gerekçesiyle kapatarak baskı rejimini sürdürdü. Cormona’nın ölümünden (1951) sonra bir süre devlet başkanlığına vekalet etti. Bu dönemde artan ekonomik güçlükler ve Angola, Mozambik gibi sömürgelerde gelişmeye başlayan bağımsızlık hareketlerinin neden olduğu sorunlarla uğraştı. Öte yandan uyguladığı tüm baskılara karşın, muhalefetin gittikçe güçlenmesini önleyemedi. 1968′de bir beyin kanaması geçirince, yerine Marcelo Caetano atandı. Bir süre sonra da öldü.